Kokuların Dansı: Parfüm ve Müzik İlişkisi

Müzik notaları ve parfüm notaları… Bu iki sanat dalının nota sözcüğünü ortak kullanması sizce sadece bir tesadüf mü? Parfümü müzikle bağlayan şey sadece nota değil. Müzikal sözlüğün parfüm evrenine açılan kapısının en önemli amacı güçlü duygular. Tarif edilemez, kişisel ve sadece koklayanın/müziği işitenin hissedebileceği duygular. “Kokuların dansı: Parfüm ve Müzik İlişkisi” adlı yazımızda bu duygulara ve bu güçlü ilişkiye daha yakından bakalım mı?

Zengin Bir Duyusal Deneyim

En basit haliyle anlamaya çalışalım: Müzik ve parfüm birbirini tamamlar. Parfüm duygular uyandırır ve müzik onları güçlendirir. Bazı parfümörler ilham almak için müziği kullanır.

Müzik ve koku arasındaki en çarpıcı benzerliklerden biri, her ikisinin de eşsiz birer atmosfer yaratma yetenekleridir. Her ikisinin de bir ruh hali, tüm duyular tarafından hissedilen kalıcı bir izlenim oluşturma yeteneği vardır: işitme, görme, koku, dokunma ve tat.

Müzikte bir ton veya akor bizi müziğin derinliklerine taşır. Harika bir parfüm, büyük bir müzikal kompozisyon kadar karmaşık, duyusal ve harmonize edicidir ve hiç beklemediğimiz bir anda bizi alıp götürür.

Müzik ve Parfümün Bağı

Parfüm ve müzik arasında birçok benzerlik var. Müzik ve parfüm aynı dili konuşur: Her ikisi de notalardan, harmonilerden ve kompozisyondan söz ederler. Bir parfümü veya kokuyu tanımlamak için doğru kelimeleri bulamazsanız o kokunun sizdeki müzikal karşılığını düşünebilirsiniz.

Parfümeri sanatı, farklı molekülleri seçip harika bir kompozisyon halinde karıştırabilme yeteneğidir. Bazı notalar çok iyi kokmaz ama parfümeride vazgeçilmezdir çünkü diğer molekülleri yükseltir veya diğer moleküllerle birleştirildiğinde belirli bir koku oluştururlar

Bir müzik parçası gibi, bir parfümün de bir başlangıcı, ortası ve sonu vardır. En hafif moleküller (turunçgil notaları gibi) tüm moleküllerden önce buharlaşır ve hızla kaybolur. Bu moleküllere parfümün üst notaları, açılış notaları deriz. Bir parfümü test ettiğinizde ilk olarak kokladığınız şey üst notalardır. Yaklaşık 15 dakika sonra, daha ağır notalar etrafa yayılmaya başlar, koku hissine yeni bir element ekler. Bu yeni elemente kalp notaları denir ve toplam kokunun yaklaşık yüzde 70'ini oluştururlar. Yaklaşık 30 dakika sonra, en ağır moleküller, parfümün temelini oluşturan dip notaları eşlik eder. Bu notalar, daha hafif notaları desteklerken daha fazla derinlik ve titreşim ekler.

Bir müzik bestecisi, bir kompozisyonun herhangi bir yerinde herhangi bir notayı kullanabilir, ancak bir parfümcü bunu yapamaz. Bir parfümcü, her molekülün ağırlığını ve etkisini bilmelidir: en hafif moleküller sadece üst notalar olarak kullanılabilir, en ağır moleküller tanım gereği kompozisyonun sonunda, dip notalarda yer alır.

Müzikte de birlikte çalındığında yeni bir ses oluşturan iki veya daha fazla nota parfümde kullanılan notalar gibi bir etki yaratır. Birkaç nota bir araya gelerek farklı bir tını oluşturur, tıpkı parfüm notaları gibi…

Sanatın Görünmez Etkisi

Hem müzik hem de koku, görünmez olan sanatsal ifadelerdir. Bazıları, parfümdeki üst notaları çanlar gibi daha hafif, daha yüksek frekanslı müzik aletlerine, parfümün ruhu olarak adlandırılan kalp notalarını ana enstrümanlara benzetebilir. Daha ağır baz notalar ise müzikal olarak davul veya bas gibi hissedilir.

Gelmiş geçmiş en büyük parfümörlerden biri olarak kabul edilen Francis Kurkdjian’ın şu sözlerine dikkat edin: “Bana göre müzik ve parfüm çok ilgili çünkü ortak bir ortam kullanıyorlar: Hava. Sesin hava içindeki titreşimi kulaklarınıza çarptığında müziği duyarsınız, aynı şekilde parfüm de burnunuza gelmek için havanın hareketine ihtiyaç duyar. Her iki ortam da resim veya edebiyata kıyasla görünmez. Bu yüzden onlar, bir şekilde ruhumuzun çok derinine işlerler.”

 Kokuda ve müzikte notaları hissediyoruz. Ama tek tek tanımlayamıyoruz. Çünkü her iki deneyim de tamamen kişisel ve bireye özgüdür. Bir müzik parçasında veya bir kokuda anlatılan hikâye, onu deneyimleyen kişinin özellikleriyle, ruh durumuyla ve hayata bakışıyla doğrudan ilgilidir. Herhangi birinin hiç sevmediği bir kokuya âşık olmanız veya çok beğenilen bir müzik parçasının sizi mutlu etmemesi işte tam da bu yüzdendir.